6 Şubat 2012 Pazartesi

Fransız kadını ne sever?

Fransa’da geçen yıl 18 yaşından büyük 1000 kadın üzerinde yapılan bir anket; ülke genelinde şarap üretimi düşse de, Fransız kadının şarap tüketiminin son 10 yıl içinde % 5 oranında arttığını söylüyor. Aynı, araştırmada daha ilginç olan sonuç ise; Fransız kadının, Alman kadınına göre tabuları yıkmayıp, şarap içerken yanlarına mutlaka eş veya sosyal ortam arıyor olmaları.. Benim yorumum; Fransız kadınının Akdenizliliği ve romantizmi..

Şarap tercihlerine gelince; % 84 oranla köpüren şaraplar önde..sizi şaşırtacak ama kırmızı şaraplar %81’le beyaz ve roze’lerin çok önünde tercih ediliyor.. % 63’ü için reklam ve tanıtım, % 57 si için marka bilinirliği ve % 56’sı için madalya ve fiyat önemli.. Yine şaşırtacak ama; şişe dizaynı ve etiketten etkilenme sadece oranı % 36..

Ankara’da Balığın şarapla dansı..
Yeme-içme kültürüne meraklı Ankaralılar balık restoranı denilince kıymetli dostum Süreyya Üzmez’in “Trilye”sini yakından tanırlar.. Ankara protokolünün, büyük elçi eşlerinin yemek ve sohbet mekanıdır Trilye.. Benim için ise; İstanbullu arkadaşlarıma, “balığın iyisi İstanbul’da değil, Ankara’da yenir” diye hava attığım, onların da itiraz edemediği yer.. Neden Trilye ? Yanıtı basit : Süreyya Üzmez, restoran açıldığından beri hem patron, hem de şef.. Balık pişirmek, onun için resim yapmak veya şarkı söylemek..

“Trilye”nin şarap mönüsü de oldukça zengin.. Bence, yabancı şarap seçenekleri biraz daha artırılabilir, ancak, mönüsünde benim her zaman tercih ettiğim; “balık adana”, “balık pastırmalı tarak” ve “kabak çiçeği dolması” gibi özel lezzetler var.. Tabii doğru zamanda giderseniz, Süreyya Üzmez’in elinden mutlaka bir kılıç balığı tatmalısınız.. Yanına, iyi bir Chardonnay, örneğin bir “Chablis Premier Cru” mükemmel uyum gösteriyor… “Kavaklıdere Cote d’Avanos 2009 Narince-Chardonnay”de iyi bir yerli alternatif.. Ancak, yukarıda saydığım mezelerle tercihim kuşkusuz bir “Sauvignon Blanc” olmalı…“Trilye” bu hafta, New York Times’a çıkarak başarısını uluslar arası boyuta da taşıdı.. Bu lezzetleri tatmayan Ankaralılar varsa, mutlaka denemeliler, tabii doğru şaraplarla..

Kalecik Karasın’dan Şampanya olur mu?
Ankara’nın önemli şarap üreticilerinden “Vinkara”, geçen yılın sonunda “Kalecik Karası”ndan Türkiye’nin ilk “şampanya yöntemi (şişede fermantasyon)” ile üretilen köpüren şarabını piyasaya sürdü.. Şarabın adı “Yaşasın”… henüz birçok şarap sever tanımasa da, “Yaşasın” çok başarılı bir deneme..Şampanya’ya özgü tipik aromaları büyük ölçüde yansıtıyor.. “Kalecik Karası”; kırmızı , hatta roze şarap olarak kendini kanıtladı.. Şimdi, farklı bir kulvarda koşuyor… Henüz, yolun başında, ama başarının devamı gelecek gibi..

Her şarap karaflanır mı?
Şarapsever dostlarım sıklıkla hangi şaraplar karafalanmalı ? Ne kadar süreyle ? sorularını soruyorlar..Öncelikle, her şarabın karaflanmasına gerek olmadığını belirmeliyim. Örneğin, genç şarapların karaflanmasına gerek yoktur. Kadehte, kısa sürede yeterli oksijeni alabililrler..

Karaflanacak şaraplar, uzun süre şişede eskitilmiş, oksijen düzeyi düşmüş, bazı aromaları kapanmış kırmızı şaraplardır. Bu şarapların karaflanma süresi şarabın yaşına ve özelliğine göre değişir. Bazen 15 dakika yeterli olurken, diğer bazıları için süre 1.5 saat, hatta ötesine geçebilir. Karaflamanın doğru yapılması koşuluyla şarabın kalitesini ortaya çıkarılması için önemli olduğu da unutulmamalı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder